-Yorgunum, yorgunluğuma doygunum.
Ah be Ahver...
Çok şey değişiyor. Yetişemiyorum.
Ellerimden tutsunlar istiyorum,
ama ellerimin acıdığını söylemeyi;
unutuyorum.
Kimine şiirler yazdıran ellerimde,
Görülmeyen nasırlar var;
Belki bu yüzden yanıyor canım.
-kafam çok karışık Ahver boşver-
Ne olacak böyle? Anlatsana biraz.
Ya da sus.
Sen konuşunca bazen,
Martılar açlıktan ölüyor.
Gevrekçi çocuk tablasından gevreklerini düşürüveriyor,
Hatta ağlıyor...
Düşünebiliyor musun, ağlıyor Ahver o da ağlıyor.
Üşüyorum.
Beynimin bütün odalarında sessizlik var.
Kimse yok, sadece ben varım.
Sen de yoksun. Olma!
Odalar bomboş.
- rakının yanındaki en iyi meze gerçek dosttur Ahver-
Ben içerideyim.
Bir başıma.
Yapayalnız.
Her yer çok ıssız.
Korkuyorum.
-Neler oluyor Ahver?-
Gece mi oldu karar veremiyorum.
Bir şey beni çok üzüyor,
Sonra geçiyor.
Geçerken yüreğim eziliyor...
-Doldur kadehi Ahver! Duble olsun -
Keman sesini duyuyor musun?
Ne de güzel çalıyor.
-Söylemiştim sana; ben iyi içerim Ahver. Şereften yoksun geçmiş aşkların şerefine!-
Yüreğimin içinde çalıyor gibi.
Yüreğimin kırıklarından içeri sızmış gibi...
Korktum be Ahver.
Çok korktum.
-Daha fazla okuma Ahver. Şiirin sonunda Kemancı ölüyor!
Bulut.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder