23 Mart 2014 Pazar

Hoş geliş.

-Bir rüyanın içinden, rüya olana. Aşk'a.

       Mevsimi olmayan bir ayın,
       mevsimi olmayan bir gününde,
       mevsimi olmayan bir yerde oturduk.
      Mevsimi olmayan anlardan birinde,
      küçük bir gülümsemenin ardına sığınıp tuttum ellerini.
      Ellerinde görülmeyen yaralar vardı;
      tutunca hissettiğim,
      Kalbimin içine kadar sızlayan yaralar,
      Gözlerindeki gülümsemeyle gizlemeye çalıştığın,
      Ama canını çok yakan, yaralar.

-Bilirsin, bazen öyle olur. Görmek ve bilmek istemediğin her şeyi bilirsin. -


  Yüzündeki yaralara dokundum ,
  hiç bilmediğim tarihlerde
  hiç bilmediğim evlerde acıyan yaralar;
  Ve o evlerin genzime dolan kokusu.
  Biraz çay, biraz da naftalin...

-Bilirsin eski evler hep naftalin kokar-


  Saçlarındaki siyahlara inat;
  çoğalan beyazların arasından geçirdiğimde ellerimi,
  bir bebek kokusu gibiydi duyduğum.
 Biraz tütün, biraz da pudra.

-  Bilirsin, birine şefkat duyunca öyle olur. -


Tarihi olmayan bir gecede,
 tarifi olmayan bir şefkatle
 ve dahi tutkuyla sarıldığımda sana,
anladım;
 bu sarılmaların diğer sarılmalardan farklı olduğunu.

-Ellerinde baharlar var adam,
Ve ellerinde baharın kokusu...-

Beni bırakma.

bulut.

2 Mart 2014 Pazar

Kafası Karışık Şiir





ve ölmek kadar zor haziran'da şiir yazmak,
Hele ki değilse aylardan haziran,
Değilse ölmek,
değilse şiir;
ve yahut sarılmak sana,
keşmekeşin ortasında kekremsi sevdaların üzerine,
sarılmak sana,

Burası çok kalabalık,
Ellerimi bırakma.


-bulut