18 Temmuz 2012 Çarşamba

Bazen Kaybetmek de Huzur verir

Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az arkadaşı olduğunu anladığı zaman insan, büyüdüğünü de yavaş yavaş kabul ediyor sanırım. Herkes bir yerlere savurulurken -ve savrulabilmek için bu kadar acele ederken- hayatın bütün saçmalıklarının ne kadar da yakınında olduğunu görebiliyor. Çok değil, bundan bir kaç sene evvel arkadaşlarım olmadan hiçbir şey yapamayacağıma inanırdım. Ciddi anlamda hiçbir şey yapamamaktan bahsediyorum, bir kafede oturamaz, alışverişe çıkamaz, kuaföre gidemez, kitap seçemez, film izleyemez, dışarıda yemek yiyemez... Buna öylesine inanıyormuşum ve kendimi korkutuyormuşum  ki... Halbuki  bir süredir bunların çoğunu kendi başıma yapmaktan büyük keyif aldığımı gördüm son zamanlarda. Ama yine de itiraf etmem gereken bir şey var ki, kız arkadaşlar her şeydir...

Ancak bu sayı giderek azaldığında ve sizin dost bildiğiniz kişilerle aranızdaki bağlarınız zayıfladığında içinizde garip bir burukluk olur. Eminim ki bu hissi hayatınız boyunca en az bir kez tatmışsınızdır. Tabi eğer mükemmel değilseniz...

Ben mükemmel olmayan insanlardanım. Daha doğrusu, sıradan insanlardan. Yanlış yapmaktan çekinmeyen, insanların yanlışlarını da hazmedemeyen insanlardan. Daha doğrusu, karşındaki kişinin kendisine zarar vermesini kabullenemeyen insanlardan.
Bu yüzden de başım birçok kez ağrıyor tabii. Son bir kaç gündür gördüm ki, kimseyi düşünmemek ve herkesi kendi pisliğinde bırakmak en doğrusuymuş. Eğer birine acırsan, acınacak hale düşebiliyormuşsun. Çünkü bu son olay bende bir çok duyguyu öldürdü. Arkadaşlığı hayattaki birçok duygunun önüne koyan bir kişiydim ben, arkadaşlar önemli ve vazgeçilmezdi... Hayatın benim sandığım kadar beyaz olmadığını gördüğümde henüz çok küçüktüm evet, ancak inatla herkesin, en azından benim çevremin, masum kişilerden oluştuğuna inanırdım. Masumiyet, lise sıralarından bir süre sonra kaybedilen bir şeymiş halbuki... Bunu öğrenmek biraz canımı acıttı kabul ediyorum. Başlarda inanmak istemedim, inanmaya başladığım sıralarda ise herkesin yapması gereken şeyleri yaptım... Kendimi bir an bile düşünmeden , yalnızca karşımdakini düşünerek hareket ettim. Sonuç? suçlamalar,hatayı kabullenmeme, her şeyden seni sorumlu tutulma... Ve yıllar geçmesine rağmen henüz kabuk tutmamış yaralarına bile isteye tuz basılmasını görme... Gözyaşları... Kin... Nankörlük...

Yani sizin anlayacağınız hayatımdan bir kişi daha eksildi. Ve yıllar geçtikçe, bu sayı öyle hızlı artıyorki... Bir süre sonra bunu kendi kendine yaptığı anları da görebiliyor insan. Sanırım az insan çok huzur cümlesine yavaş yavaş ısınmaya başlıyorum. Ve daha da önemlisi, "iyilik yap,denize at, balık bilmesin" sözüne...

Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim.
Pişmanlık benim için çok üst makamda olan bir duygu... Heleki doğru olduğuna inandığım ve birine yardım ettiğime inandığım şeyler için hiç pişman olmadım. Olmayacağımda.

Hayat bir elimin parmakları kadar yani...
Ailem,sevgilim,ve bir - iki dostum...
Ve şunu biliyorum ki, bazen kaybetmek de huzur verebiliyor...
Sorunlardan, saçmalıklardan uzakta olmak insanı mutlu edebiliyor...


-bulut

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder