8 Temmuz 2014 Salı

İç'ten Geç-me.

     Çünkü her şey çok karışık. Kelimeler de öyle.

      -"Kendimi en mutlu hissettiğim yerdi orası" dedi başına gelecekleri bilmeden...
 Sonra tanrı onu aldı, başka bir eve ama aynı hissin içine koydu. 


  Elimdeki demli çayı sıkı sıkıya kavradığımda, ve çay bitip de kafamı kaldırdığımda orada olacağını  bilmiyordum. "Demek bunca zaman öylece oturmuşum " dedim içimden, sen ellerini bana uzatırken. Ellerinin tüm çizgilerinde kaybolmak istediğim zamanları anımsadım; güzel ve zor zamanları. Henüz kadınlığın ne olduğunu fark eden bedenimin sonsuz çırpınışlarını duydum hemen sonra. Yükselişlerimi, düşüşlerimi, kahkahalarımı gördüm. Kalbimin atış hızına yetişemediğim o günleri anımsadım. Midemdeki o sonsuz boşluğu ve o boşluğun hissettirdiği acıyı da tabii. Ve en çok da gözyaşlarımın tadını hatırladım.

 “Zaman ne çabuk geçmiş” diyerek sarıldığımda sana, orada olacağını inan bilmiyordum. Aslına bakarsan, bugün baktığımda hala orada mısın onu da bilmiyorum. Seni içimde koyduğum yeri öyle gizlemişim ki; artık ben de nerede olduğunu ve kim olduğunu bilmiyorum. Ve bilmek de istemiyorum.



    Ben burada durdum ve büyüdüm. Kendime en büyük kötülüğü yaptığımı bilmeden, geçen yılları ikiyle çarparak, büyüdüm. Hiç fotoğrafımız yoktu, ama aklımdaki tüm fotoğrafları yaktım. Tüm o anıları, yaşananları, verilmiş sözleri bir bir yaktım. Birini unutmak istediğinde öyle olur çünkü, her şeyi silmen gerekir, büyürken öğrendim. Bir daha asla bana nasıl baktığını görmeyecektim. Bir daha asla kokunu duymayacaktım. Bir daha asla sesini duymayacak ve sana dokunamayacaktım. Bir daha asla “Bir daha asla “ ile cümleye başlamayacağımı da öğrendim. Ve birini ancak  o isterse unutabilirmişim, öğrendim. Çok şey öğrendim. Çünkü sen yoktun.



Seninle içimden konuştuğum yıllardan sonra yanına gelince sustum. Çok sevdiğim bir arkadaşım da öyle demişti bir keresinde "susmanın bile bir anlamı oluyor bazen" diye. Ben o uzun suskunluğun içine sayısız kelime sığdırdım. Bu benim geçen yıllarda en sevdiğim oyun oldu. İçimden kavga etmeye içimden affetmeye öyle alıştım ki, bir gün ruhuna üfleneceğini ve canlanacağını bilemezdim. Diğer bilmediğim her şey gibi.


   Şimdi yine buradasın. Sen ve sana ait olan her şey burada olduğunu sana unutturmaya çalışıyor. Ama buradasın. Sana dokunuyorum, seni duyuyorum, kalbini dinliyorum, uyurken seni izliyorum, seni hissediyorum. Seni en baştan var ediyorum. Sanki hiç yok olmamışsın gibi, sanki bir gece hiç gitmemişsin gibi, sanki beni oracıkta yıllarca unutmamışsın gibi, tüm  o çığlıklarımı bastırmamışsın gibi, seni yeniden var ediyorum.
Ve artık varlığın acıtmıyor. Çünkü bu hissi biliyorum.


Ve ben Perdeleri olmayan bir evin içindeyim şimdi; Giyiniyorum, soyunuyorum, sevişiyorum ve hissediyorum. Farkında da değilim ama izleniyorum. Yüreğimi sakladığım tüm evler o evin izdüşümüydü, artık biliyorum.

bulut

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder