Çünkü her şey çok karışık. Kelimeler de öyle.
-"Kendimi en mutlu hissettiğim yerdi
orası" dedi başına gelecekleri bilmeden...
Sonra tanrı onu aldı, başka bir eve ama aynı hissin içine
koydu.
Elimdeki demli çayı sıkı sıkıya
kavradığımda, ve çay bitip de kafamı kaldırdığımda orada olacağını bilmiyordum. "Demek bunca zaman öylece
oturmuşum " dedim içimden, sen ellerini bana uzatırken. Ellerinin tüm
çizgilerinde kaybolmak istediğim zamanları anımsadım; güzel ve zor zamanları.
Henüz kadınlığın ne olduğunu fark eden bedenimin sonsuz çırpınışlarını duydum
hemen sonra. Yükselişlerimi, düşüşlerimi, kahkahalarımı gördüm. Kalbimin atış
hızına yetişemediğim o günleri anımsadım. Midemdeki o sonsuz boşluğu ve o
boşluğun hissettirdiği acıyı da tabii. Ve en çok da gözyaşlarımın tadını
hatırladım.
“Zaman ne çabuk geçmiş” diyerek
sarıldığımda sana, orada olacağını inan bilmiyordum. Aslına bakarsan, bugün
baktığımda hala orada mısın onu da bilmiyorum. Seni içimde koyduğum yeri öyle
gizlemişim ki; artık ben de nerede olduğunu ve kim olduğunu bilmiyorum. Ve
bilmek de istemiyorum.
Ben burada durdum ve büyüdüm. Kendime
en büyük kötülüğü yaptığımı bilmeden, geçen yılları ikiyle çarparak, büyüdüm. Hiç
fotoğrafımız yoktu, ama aklımdaki tüm fotoğrafları yaktım. Tüm o anıları, yaşananları, verilmiş sözleri bir bir yaktım. Birini unutmak
istediğinde öyle olur çünkü, her şeyi silmen gerekir, büyürken öğrendim. Bir
daha asla bana nasıl baktığını görmeyecektim. Bir daha asla kokunu
duymayacaktım. Bir daha asla sesini duymayacak ve sana dokunamayacaktım. Bir
daha asla “Bir daha asla “ ile cümleye başlamayacağımı da öğrendim. Ve birini
ancak o isterse unutabilirmişim,
öğrendim. Çok şey öğrendim. Çünkü sen yoktun.
Seninle içimden konuştuğum yıllardan sonra yanına gelince sustum. Çok sevdiğim
bir arkadaşım da öyle demişti bir keresinde "susmanın bile bir anlamı
oluyor bazen" diye. Ben o uzun suskunluğun içine sayısız kelime sığdırdım.
Bu benim geçen yıllarda en sevdiğim oyun oldu. İçimden kavga etmeye içimden
affetmeye öyle alıştım ki, bir gün ruhuna üfleneceğini ve canlanacağını
bilemezdim. Diğer bilmediğim her şey gibi.
Şimdi yine buradasın. Sen ve sana ait
olan her şey burada olduğunu sana unutturmaya çalışıyor. Ama buradasın. Sana
dokunuyorum, seni duyuyorum, kalbini dinliyorum, uyurken seni izliyorum, seni
hissediyorum. Seni en baştan var ediyorum. Sanki hiç yok olmamışsın gibi, sanki
bir gece hiç gitmemişsin gibi, sanki beni oracıkta yıllarca unutmamışsın gibi, tüm o çığlıklarımı bastırmamışsın gibi, seni yeniden var ediyorum.
Ve artık varlığın acıtmıyor. Çünkü bu hissi biliyorum.
Ve ben Perdeleri olmayan bir evin içindeyim şimdi; Giyiniyorum, soyunuyorum,
sevişiyorum ve hissediyorum. Farkında
da değilim ama izleniyorum. Yüreğimi
sakladığım tüm evler o evin izdüşümüydü, artık biliyorum.
bulut
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder